Merhaba hocam, cok zaman oldu.
Nasilsin iyimisin ? Yazdigin yazilari mail ile düzenli aliyorum ama hepsini ne
yazikki okuyamiyorum. Fakat bugün Aydin Cubukcu ile ilgili yazilan yaziyi
aldim. Hepsini okudum. Fakat cok dogru bir elestiri gibi gelmedi acikcasi.
"Eğer bir ülkede, feodal sistem ekonomik olarak tasfiye edilmişse, o ülkede devrim aşamasının burjuva demokratik içerikte olmasına imkân yoktur. " ( Y. Yildirim )
Iyide demokrasi mücadelesi sadece feodal gericilige karsi verilmezki? Kapitalizm tekelci asamasiyla "devrimci barutu"nu tüketmesiyle demokrasi mücadelesinin karsisindadir, dolayisiyla demokrasi mücadelesi Sosyalizm mücadelesine hizmet edecek sekilde proleterya ve onun öncüsü tarafindan yürütülür. Bu görüs ancak feodal sistem tasviye edilmisse olarak degilde, burjuva demokrasisi saglanmis, ve burjuva demokratik sorunlar cözülmüsse dogru olabilir.
"Aslında Aydın, burjuva demokratik bir sorunun, kapitalizm koşullarında çözüme kavuşturulmamasına rağmen, bunun sosyalist sistem içinde çözüle bileceğini (Menşevikler gibi) inkâr ediyor."
(...)
"Aydınlarla, tartışılan konu, burjuva içerikli ve objektif olarak kapitalizm koşullarında hal edilmesi söz konusu olan ama halledilemeyen bir ekonomik, sosyal veya siyasi bir talebin elde edilmesinin sosyalizm koşulların da, da mümkün olup, olmadığıdır."
(Y.Yildirim)
Hangi yazida böyle bir inkar yer aliyor? Hic bir alinti yok Aydin Cubukcu'dan. Ayrica gene hangi yazida yada ifadede ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegi iddia ediliyor? Kürt ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegini, sosyalizme gecmeden kapitalizm kosullarinda cözülmesi gerektigini Isci Partisi gibi akimlar dahi iddia etmiyor. Bunuda hemen her sosyalist bilir.
Yazinin genelinde pek cok tarihsel dogru, marksizmin dogrulari ortaya konmus. Fakat bunlar sirf elestiriyi hakli cikarmak ve Marksizme mal etmek adina yapilmis. Aydin Hoca tarafindan iddia edildigi gibi demokrasi sorununun sadece burjuva demokrasisi ile cözülecegi gibi bir görüs belirtilmemistir. Yapilan bir iki alinti ise bu iddia ile alakasizdir. Proleter demokrasi elbette nihai cözümdür fakat bu kapitalizm kosullarinda demokrasi mücadelesi verilmez anlamina gelmez. Fakat bu elestiri tamamen kurmaca ve ne yazikki uydurmaca.
Devrimci Selaml
"Eğer bir ülkede, feodal sistem ekonomik olarak tasfiye edilmişse, o ülkede devrim aşamasının burjuva demokratik içerikte olmasına imkân yoktur. " ( Y. Yildirim )
Iyide demokrasi mücadelesi sadece feodal gericilige karsi verilmezki? Kapitalizm tekelci asamasiyla "devrimci barutu"nu tüketmesiyle demokrasi mücadelesinin karsisindadir, dolayisiyla demokrasi mücadelesi Sosyalizm mücadelesine hizmet edecek sekilde proleterya ve onun öncüsü tarafindan yürütülür. Bu görüs ancak feodal sistem tasviye edilmisse olarak degilde, burjuva demokrasisi saglanmis, ve burjuva demokratik sorunlar cözülmüsse dogru olabilir.
"Aslında Aydın, burjuva demokratik bir sorunun, kapitalizm koşullarında çözüme kavuşturulmamasına rağmen, bunun sosyalist sistem içinde çözüle bileceğini (Menşevikler gibi) inkâr ediyor."
(...)
"Aydınlarla, tartışılan konu, burjuva içerikli ve objektif olarak kapitalizm koşullarında hal edilmesi söz konusu olan ama halledilemeyen bir ekonomik, sosyal veya siyasi bir talebin elde edilmesinin sosyalizm koşulların da, da mümkün olup, olmadığıdır."
(Y.Yildirim)
Hangi yazida böyle bir inkar yer aliyor? Hic bir alinti yok Aydin Cubukcu'dan. Ayrica gene hangi yazida yada ifadede ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegi iddia ediliyor? Kürt ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegini, sosyalizme gecmeden kapitalizm kosullarinda cözülmesi gerektigini Isci Partisi gibi akimlar dahi iddia etmiyor. Bunuda hemen her sosyalist bilir.
Yazinin genelinde pek cok tarihsel dogru, marksizmin dogrulari ortaya konmus. Fakat bunlar sirf elestiriyi hakli cikarmak ve Marksizme mal etmek adina yapilmis. Aydin Hoca tarafindan iddia edildigi gibi demokrasi sorununun sadece burjuva demokrasisi ile cözülecegi gibi bir görüs belirtilmemistir. Yapilan bir iki alinti ise bu iddia ile alakasizdir. Proleter demokrasi elbette nihai cözümdür fakat bu kapitalizm kosullarinda demokrasi mücadelesi verilmez anlamina gelmez. Fakat bu elestiri tamamen kurmaca ve ne yazikki uydurmaca.
Devrimci Selaml
Eren Yoldaşa
cevap
Selamlar
Eren, Aydın'ın görüşlerini eleştirdiğim yazının öne sürdüğü düşünceleri yanlış
buluyorsun. Bu yaptığın alıntıdan da anlaşılacağı gibi
"Eğer
bir ülkede, feodal sistem ekonomik olarak tasfiye edilmişse, o ülkede devrim
aşamasının burjuva demokratik içerikte olmasına imkân yoktur. " burada,
genel bir demokrasi mücadelesinden değil, demokratik-devrim aşamasından (yani
devrimden ve onun karakterinden)
bahsediyorum, Marks'tan yaptığım
alıntıyla "devrim nedir?" sorusuna cevap veriyorum. Eğer bir ülke,
demokratik devrim aşamasında bulunuyorsa, bu ülkede feodal üretim ilişkilerinin
üretici güçlerin gelişmesinin önünde engel olması gerekir.
Feodal
üretim ilişkileri devrimci (veya evrimci) tarzda tasfiye edilmeden, üretici
güçlerin gelişmesini önleyen engele bertaraf edilemez. Bu durumda o ülkede
devrim aşamasının burjuva demokratik karakterde olması gerekir.
Sense,
Türkiye'nin demokratik devrim aşamasından bulunup, bulunmadığı değinmeden,
"demokrasi mücadelesinin" zorunluğunda bahsediyorsun.
Ve yine, bugün Türkiye’de istene ve gündemde
tutulan "demokrasi
mücadelesinin" hangi sınıfsal içerikte ve biçim de olmasının gerekliğini
ileri süren düşüncelerin amacının ne olduğunu da göz ardı ediyorsun. Hiç bir
demokrasi sınıfsal karakter taşımadan var olmaz, "sınıflar üstü"
demokrasi olmaz.
Tabi
ki burjuva demokratik hakları yok eden(veya sınırlayan) gericiliğe ve faşizme
karşı da proletarya genel olarak demokrasi mücadelesini yürütür.
Ama
buna rağmen, anti- faşist mücadelenin amacı, hiçbir koşulda burjuva
demokrasinin ve burjuva demokratik hakların savunulmasıyla sınırlanmayacağı
gibi, genel olarak demokrasi mücadelesinin amacı kapitalizm tasfiye etmektir ve
gündemde olması gereken devrimse, sosyalist devrimdir.
Başka
değişle o ülkedeki anti-faşist mücadele varlığı devrimin, sosyalist devrim
aşamasında olmasının zorunluğunu (objektif
olarak) ortadan kaldıramaz.
Kısacası,
faşizme karşı mücadele var diye devrim aşaması “demokratik devrim “
karakterinde olmaz ve kapitalizme karşı mücadele esas olmaktan çıkmaz.
Şimdi
Aydın ve aynı görüşleri savuna EMEP, evrensel gazetesi, Hayat tv, Ö.D Türkiye’
de “faşist diktatörlük var”, bunun için anti-faşist mücadele ve anti-faşist cephenin kurulması zorunludur diye
bir siyasi çizgi izlemiyorlar,(böyle bir iddiaları yok) ve hata “Türkiye’de faşist diktatörlük
yoktur, bunun için legal sosyalist parti kurula bilinir ve legal faaliyetler
esas alına bilinir “ diyorlar.
Ama
sen, Türkiye’de burjuva “demokrasinin tamamlanmamış
olduğundan” yol çıkarak demokrasi mücadelesinin esas olması gerektiğin
vurgulayıp, demokrasi mücadelesinin varlığı için, “anti-feodal” içerikte bir
mücadeleye gerek yoktur görüşlerini savunuyorsun.
Oysa
bir ülkede “demokrasinin tamamlanmamışlığıyla”
kast edilen, o ülkede feodal kalıntıları
var olması, serfliğin tamamen tasfiye edilememesi ve toprak sorunun tamamen
çözülmemiş olmasıdır. Bunun içinde feodal üretim ilişkileri yaşatan büyük
toprakların, self statüsündeki topraksız köylülere dağıtılması, demokrasinin en
önemli taleplerinden bir olması gerekiyor.
Sen dâhil
hiç kimse Türkiye de feodal kalıntıları tasfiye etmek için var olduğu kadarıyla
toprak sorunun çözmek gerektiğini öne sürmüyor.
1980
şubat kongresinde kabul edilen parti programında yer alan feodal ilişkilerin
varlığını sürdürdüğü toprak ağalarının elindeki toprakların, topraksız
köylülüğe dağıtılması talebi artık benim içinde geçerliğini yitirmiştir. Sovyetlerin
dağılmasıyla da daha da genişletilen neo-liberal politikalar, Türkiye’de de feodal kalıntıların evrimci tarzda tasfiyesin
sağlamış ve self durumda olan köylülüğü sürekli tarım işçileri statüsünde
olmasının belirlemiştir.
Ve
yine Aydınla aynı görüşü paylaşarak sadece “devrimci barutunun tüketen”
burjuvaziyi tekelci burjuvaziyle sınırlıyorsun.
Şimdi
bunun tartışmasına yeniden girmeden, tekelci burjuvazinin gericiliğine,”
demokrasi düşmanı sınıf” karakterinde olmasına değinirsek, Lenin’in
siyasi demokrasinin emperyalist-kapitalist sistem içinde elde edile bileceğini
inkâr etmemiz gerekir. Artık, Burjuva demokrasisi (siyasi demokrasi) tarihsel olarak ilerici bir devlet biçimi
değil ki, gerici tekelci burjuvaziyle çelişki içinde olsun ve hale burjuva
demokrasi, toplumların tarihsel gelişmesinde ilerici bir konumda olsun.
Bunun
için tekelci burjuvazi, burjuva
demokrasine dayanarak iktidarını sürdüre biliyor. Burjuva
demokrasi, sosyalizm doğru ilerleyen
toplumsal gelişmenin önünde engel olan gerici siyasi bir sistemdir ve tarihsel olarak artık
geri bir rejimdi. Bunun için Lenin, burjuva demokrasi tarihsel olarak miadını
doldurmuştur, ama işçi ve emekçi kitleler bunun farkında olmadıkları için
burjuva demokrasiden (sosyalist devrim için mücadele sürecinde) yararlanmaya
çalışılmalıdır. Diyordu.
“Burjuvazinin
devrimci barutunu tüketmiştir le” kast edilen, anti-feodal mücadeleye önderlik
edebilme vasfının kayıp etmesiydi. Ve
yine proletaryanın devrimde önderliğiyle de, yine anti-feodal burjuva demokrasi
için mücadelede öncülüğü kast edilir.
Artık
burjuva demokrasi için mücadelenin, (tarihsel
olarak) toplumun ve üretici güçlerin gelişmesinde bir etkisi yoktu, tam tersine
üretici güçlerinin gelişmesini önleyen gerici (yani kapitalist) toplumun üst
yapısı konumundadır. Toplumsal ilerleyişin önünde bir engeldir.
Bunun
için artık demokrasi mücadelesinin, toplumsal ilerleyişle çatışma içinde
olmayan proleter demokrasi içerikte olması zorunludur. En önemlisi, proletarya
demokrasinin kapitalizm koşulların nüvelerinin inşa edile bilmesidir.
Çarlık
Rusya’sında Sovyetler, Çarlık iktidarını varlığı koşullarında oluşturuldu. Buna benzer proleter demokratik kurumlar,
1918’ler de, Almanya da, Avusturya da ve bazı Avrupa ülkelerinde de
oluşturulmuştu.
Şimdi
ise Latin Amerikan’ın bir çok ülkesinde Sovyetlerin nüvelerinin kurulmaya
çalışıldığına şahit oluyoruz.
Ama
Aydın ve onunla aynı düşünceyi paylaşanlar, hale demokrasinin her sorunun
tarihsel olarak ilerici konumda olan burjuva demokrasinin var olduğu koşullara
göre ele alıyorlar ve burjuva demokrasinin gerici bir kurum olduğunu inkâr
ediyorlar. Bunun içinde çağımızın en gerici sınıf olan tekelci burjuvaziyle,
burjuva demokrasi arasında bir çatışmanın olmadığı görmek istemiyorlar.
Daha
doğrusu onlara günümüz koşulların da (hiçbir
zaman) Proleter demokrasi için mücadelenin esas olduğunu kabul etmediler. Hale
“burjuva devrimler dönemin de” yaşıyorlar!
Tekrar
edersem, tekelci burjuvaziyle, burjuva demokrasi arasında esas olarak bir çelişki
yok. İşte görülmek istenmeyen bu durumdur ve hale 1848’lerdeki gibi burjuva
demokrasini, tarihsel olarak burjuvazinin gericilerin saflarına katılmasına
rağmen ilerici bir siyasi rejim olma özelliğini koruyan bir devlet biçim olarak
ele alınıyor.
“Avrupa
komünizm” adıyla anılan ve revizyonizme kayan “komünist partilerin” kapitalizme
tabi olarak burjuvaziyle uzlaşmak için yaptıkları ilk icraatın proletarya
demokrasi için mücadeleyi terk edip, demokrasi mücadelesini, sözde burjuva
demokrasinin sınırlarını genişletilmesine indirgedikleri biliniyor. Ve bunun
için de programlarında proletarya diktatörlüğü için mücadeleyi ön göre
talepleri çıkardılar.
1980
sonrası yeniden toparlana “ Türkiye sosyalistlerin” demokrasi anlayışlarını ve sözde
demokrasi mücadelesinin içeriğini “Avrupa komünistlerinin “ düşünceler
belirledi. Hep birlikte proletarya demokrasi için mücadele terk edilip, burjuva
demokrasinin sınırların genişletilmesi mücadelesine adapte oldular.
Bunun
için burjuva demokrasinin sözde hale edilmeyen sorunlarının çözümünü esas alan bir
“ demokrasi mücadelesiyle” demokrasinin sınırlarını genişletmeye! Çalışıyorlar.
Aydın’ın
“ulusal sorunun sosyalizmde çözülemeyeceğini” dediğini öne sürdüğümü ve bunu
kanıtlayamadığım iddia ediyorsun.
Aydın’ın,
adı gecen yazısını okuyan birisinin, ulusal sorunun sosyalizm koşullarında, da
çözülebileceğini ileri sürdüğünü söylemesi imkânsızdır. Bunun kanıtlamak için
yazının tümünü alıntı olarak kullanmak gerekir.
Nitekim
sende bunun farkında olduğun için, “demokrasi mücadelesi sosyalizm için
mücadele doğrultusunda yeterince yürütülmüyor gibi bir eleştiri olsa tartışıla
bilinirdi” görüşlerinle reformist görüşleri yumuşatmak için “yeterince yürütülmüyor”
desen dahi gerçeği kabul ediyorsun.
“İşçi
partisi “ örneğini vermen, Aydın’ın görüşlerini niye eleştirdiğimin farkına
varmadığını gösteri. “İşçi partisi” ne
diyor diye hiç takip etmedim. Eğer” ulusal sorunu sosyalizm koşullarında”
çözülür diye bir düşünceyi savunuyorsa, bu onun Kürt halkını ulusal sorunu
karşısında ırkçı, inkârcı, faşist görüşlerini gizlemek için baş vurduğu bir
hile olduğunu ve Kürt halkının ulusal sorununun tartışılmasını gündemde
kaldırmak amacıyla “sosyalizm havale ettiğini ” gösterir.
Aydın’sa
tam tersine, Kürt ulusal çevreleri gibi,
Kürt halkını ulusal sorunun emperyalist-kapitalist sistemi içinde
çözümünü mutlak görüyor. Bunun içinde sosyalist mücadele temelinde ve işçi
sınıfın, emekçilerin sosyal kurtuluşlarına tabii bir tarzda ulusal sorunun
çözümüne karşı çıkıyor.
EMEP,
Aydın, Ö.D evrensel gazetesi “ hayır biz ulusal sorunun sadece
emperyalist-kapitalist sistemi içinde çözümünde yana değiliz” diye görüşler
savunduklarına dair bir tek satır yazı dahi gösterilemez. Onların adına bunu sen
iddia ediyorsun. Hoşcakal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder