24 Haziran 2009

İran'daki protestolar ve Burjuvazinin iki yüzlülüğü

İran’daki protestolar ve burjuvazinin iki yüzlülüğü.
İran halkının uzun,çetin ve acılarla dolu mücadelesi sonucu yıkılan şah diktatörlüğünün yerine kurulan Molla oligarşisinin şeriatçı diktatörlüğünün 30 senelik saltanatı sallanmaya başladı.
Bu Mollaların şeraitçi oligarşisi, 10 binlerce sosyalistin, devrimcinin, demokratın,ezilen halkların katledilmesi üzerine bina edildi. Bu katiller sürüsü zalim Şah’ı dahi “aradılar”.
İran bugün işçiler, emekçiler, kadınlar ve ezilen halklar için tam anlamıyla bir hapishaneye dönüşmüştür.
İran’daki göstermelik seçimlerin gündeme gelmesinden itibaren, AB burjuvazisi yoğun bir propaganda la dikkatleri İran’ın üzerine çekti.Oysa İran’daki seçimler,iktidarın Molla oligarşisinin elinde ve sözde seçimle iş başına gelen devlet başkanı, bu oligarşinin emiriyle hareket eden bir kukla olduğunu göz ardı etmekten başka bir amaç taşımaz.Bu şeriat cumhuriyetinde,reformcu bozlar ile devlet başkanlığı seçimlerine katılanlar sadece molla oligarşisinin klikleri arasındaki iktidar kavgasını su yüzüne çıkarı ve mollalar arasındaki iktidar mücadelesine İran İşçi ve emekçileri, yoksulları (seçim manevralarıyla) alet edilir.
Tüm bunlara rağmen,İran’daki devlet başkanlığı seçimlerinin hile ile Mahmud Ahmatdinedşad kazandığı iddiaları İran halkının isyanına vesile oldu. Asılda, isyan şeriatçı diktatörlüğe karşı bir başkaldırıydı.
Ne var ki, “demokrasi havarisi” Avrupa Burjuvazisi, bu başkaldırıyı kendi sınıfsal çıkarı için istismar etmek amacıyla harekete geçmekte gecikmedi.İran’da yığınların sokak'a dökülmesi,burjuva basın ,yayın organların baş manşetlerinde yer aldı.Polisin göstericilere karşı acımasız saldırısını,”hümanist ve demokrasi yanlısı” burjuva siyasetçileri, duygusal! konuşmalarıyla protesto ettiler!. Bu arada demokrasi yanlıları olduklarında kanıtladılar.! Her zaman olduğu gibi, diktatörlüğe karşı “demokrasiyi “ desteklediklerini açıklamak için bir, birleriyle yarışa girdiler.
Ama ne var ki ,Gerçekten bunlar “demokrasi” yanlısı olsalardı,İran rejimi ile var olan ekonomik ve siyasi ilişkilerini hemen kesmeleri ve İran’daki şeriatçı mollalara karşı ekonomik ambargo ilan etmeleri gerekmezimiydi?.
Tümüyle emperyalist-kapitalist sisteminin bir parçası ve neo-liberal politikaların müdafiimi Mollaların, ekonomik ambargo karşısında bir gün dahi ayakta kalmasının çok zor olduğunu her kes biliyor.
Almanya’nın başbakanı bayan Merkel, İran devletinin “insan haklarını ve demokrasi ilkelerini çiğnediğine” dair bol,bol gazetelere,televizyonlara beyanat verdi. Ama olaylar burjuva siyasetçilerinin “ateşli protestolarının “ sahte olduğunu gösteriyor.Çünkü İran’daki şeriatçı diktatörlüğün oluşmasında ve onun giderek İran’a egemen olmasında Batı Avrupa burjuvazisinin büyük desteğinin önemli bayı olduğunu hiç kimse inkar edemez.
İran, mollaların döneminde,de emperyalist sömürünün önemli merkezlerinden biridir.Aynı zamanda bu durum “anti-emperyalizm” adına şeriatı destekleyen “solcuların” suratına indirilen hokkalı bir şamardır.
İran’da en büyük yatırımları olan ve İran’daki sömürüden milyarlarca € ve $ kar elde eden ülkelerin başında AB, özellikle Almanya geliyor.
Bunun için Merkel ve AB bağlı ülkelerin devlet ve hükümet başkanları İran konusunda şov yapıyorlar. Burjuvazi ilk önce kar’ını düşünür ve onu demokrasi,”insan hakları” gibi şeyler zere kadar ırgalamaz.
Bugün İran’a gidenler, sokaklarda ve oto parklarda Mersedes markalı arabaların dışında araba görmelerinin imkansız olduğunu ileri sürüyorlar. Almanların bu otomobil tekeli İran’da bir sürü fabrika açmış ve mevcut ucuz işgücünden yararlananların başında geliyor.İran’daki belediye otobüsleri “Stutgarter Stern” firmasının ürünleridir. İran sanayisinin büyük bir bölümünün yatırımlar ve makineleri Alman şirketleri tarafından yapılmakta ve çoğu da İran’da üretilmektedir. İran-Almanya sanayi ve ticarete birliği eski başkanı Michael Tockuss, İran sanayisinin yedek parçalarını ve mamulatlarını (işlenmiş şeyleri)Alman Firmalarının tahsis ediğini söylüyor. Bu yıl içinde Alman firmaları sadece yaptıkları hizmet karşılığında 4 milyar € üzerinde parayı İran’dan kar olarak transfer etmişler. İran’da 80 ile 100 arasında Alman firmalarının şubeleri ve temsilcilikler var.Alman dev tekeli Siemens ,Lokomotif,,elektrik tesisatları ve uzman elemanlar transferi için uzun dönemli anlaşma imzalamıştır.Ve yine,kimya endüstrinin yenilenmesini Alman firmalarına verilmiş.Hata ,USA firmalarına doğal-gaz boru inşa projesinin teklif edilmesiyse gizlenmekte.Bugünlerde bile yüzlerce Alman montajcıları, mühendisleri İran’da bulunuyor ve görevlerinin yerine getiriyorlar.
USA’ın simgesi Koka-Kola’ya 1,5 milyon dolar karşılığında İran’da iş yeri açmasına izin verildi.
Doğal-gaz ihracatıyla Avrupa’yı kendine bağımlı kılan Rusya’nın doğal-gaz ve petrol tekelinin kırmak için inşasına başlanan “güney projesi” Nabucco isimli doğal gaz boru hattının inşası İran’ında kapsayacak tarzda ABD’li firmalarında içinde yer aldığı “inşat birliği” tarafından gerçekleştiriliyor.
Burada kısaca değindiğimiz örneklerin çok ötesinde uluslararası tekellerin İran’da yatırımları var. Bunun için uluslararası burjuvazi çıkarları gereği Mollaların “kılına” dahi dokunamazlar.
“Batı burjuvazisinin” İran’ı bölmeğe,şeriatçı diktatörlüğü tasfiye etmeye çalıştığı iddiaları, sadece “anti-emperyalist şeriatın” desteklenmesinin gerekçesinden öte bir anlam ifade etmiyor.
İran işçi sınıfının ve ezilen yoksulların tek güvenecekleri kendi güçleriyle birleşecek olan dünya işçilerinin ve emekçilerinin desteğidir. Burjuvazinin sözde desteği ise palavradır.

Hiç yorum yok: