2 Haziran 2012

Eren Yoldaşa cevap



Merhaba hocam, cok zaman oldu. Nasilsin iyimisin ? Yazdigin yazilari mail ile düzenli aliyorum ama hepsini ne yazikki okuyamiyorum. Fakat bugün Aydin Cubukcu ile ilgili yazilan yaziyi aldim. Hepsini okudum. Fakat cok dogru bir elestiri gibi gelmedi acikcasi.

"Eğer bir ülkede, feodal sistem ekonomik olarak tasfiye edilmişse, o ülkede devrim aşamasının burjuva demokratik içerikte olmasına imkân yoktur. " ( Y. Yildirim )

Iyide demokrasi mücadelesi sadece feodal gericilige karsi verilmezki? Kapitalizm tekelci asamasiyla "devrimci barutu"nu tüketmesiyle demokrasi mücadelesinin karsisindadir, dolayisiyla demokrasi mücadelesi Sosyalizm mücadelesine hizmet edecek sekilde proleterya ve onun öncüsü tarafindan yürütülür. Bu görüs ancak feodal sistem tasviye edilmisse olarak degilde, burjuva demokrasisi saglanmis, ve burjuva demokratik sorunlar cözülmüsse dogru olabilir.

"Aslında Aydın, burjuva demokratik bir sorunun, kapitalizm koşullarında çözüme kavuşturulmamasına rağmen, bunun sosyalist sistem içinde çözüle bileceğini (Menşevikler gibi) inkâr ediyor."
(...)
"Aydınlarla, tartışılan konu, burjuva içerikli ve objektif olarak kapitalizm koşullarında hal edilmesi söz konusu olan ama halledilemeyen bir ekonomik, sosyal veya siyasi bir talebin elde edilmesinin sosyalizm koşulların da, da mümkün olup, olmadığıdır."
(Y.Yildirim)

Hangi yazida böyle bir inkar yer aliyor? Hic bir alinti yok Aydin Cubukcu'dan. Ayrica gene hangi yazida yada ifadede ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegi iddia ediliyor? Kürt ulusal sorunun sosyalizm ile cözülemeyecegini, sosyalizme gecmeden kapitalizm kosullarinda cözülmesi gerektigini Isci Partisi gibi akimlar dahi iddia etmiyor. Bunuda hemen her sosyalist bilir.

Yazinin genelinde pek cok tarihsel dogru, marksizmin dogrulari ortaya konmus. Fakat bunlar sirf elestiriyi hakli cikarmak ve Marksizme mal etmek adina yapilmis. Aydin Hoca tarafindan iddia edildigi gibi demokrasi sorununun sadece burjuva demokrasisi ile cözülecegi gibi bir görüs belirtilmemistir. Yapilan bir iki alinti ise bu iddia ile alakasizdir. Proleter demokrasi elbette nihai cözümdür fakat bu kapitalizm kosullarinda demokrasi mücadelesi verilmez anlamina gelmez. Fakat bu elestiri tamamen kurmaca ve ne yazikki uydurmaca.

Devrimci Selaml




                           Eren   Yoldaşa cevap
Selamlar Eren, Aydın'ın görüşlerini eleştirdiğim yazının öne sürdüğü düşünceleri yanlış buluyorsun. Bu yaptığın alıntıdan da anlaşılacağı gibi
"Eğer bir ülkede, feodal sistem ekonomik olarak tasfiye edilmişse, o ülkede devrim aşamasının burjuva demokratik içerikte olmasına imkân yoktur. " burada, genel bir demokrasi mücadelesinden değil, demokratik-devrim aşamasından (yani devrimden  ve onun karakterinden) bahsediyorum,  Marks'tan yaptığım alıntıyla "devrim nedir?" sorusuna cevap veriyorum. Eğer bir ülke, demokratik devrim aşamasında bulunuyorsa, bu ülkede feodal üretim ilişkilerinin üretici güçlerin gelişmesinin önünde engel olması gerekir.
Feodal üretim ilişkileri devrimci (veya evrimci) tarzda tasfiye edilmeden, üretici güçlerin gelişmesini önleyen engele bertaraf edilemez. Bu durumda o ülkede devrim aşamasının burjuva demokratik karakterde olması gerekir.
Sense, Türkiye'nin demokratik devrim aşamasından bulunup, bulunmadığı değinmeden, "demokrasi mücadelesinin" zorunluğunda bahsediyorsun.
 Ve yine, bugün Türkiye’de istene ve gündemde tutulan  "demokrasi mücadelesinin" hangi sınıfsal içerikte ve biçim de olmasının gerekliğini ileri süren düşüncelerin amacının ne olduğunu da göz ardı ediyorsun. Hiç bir demokrasi sınıfsal karakter taşımadan var olmaz, "sınıflar üstü" demokrasi olmaz.
Tabi ki burjuva demokratik hakları yok eden(veya sınırlayan) gericiliğe ve faşizme karşı da proletarya genel olarak demokrasi mücadelesini yürütür.
Ama buna rağmen, anti- faşist mücadelenin amacı, hiçbir koşulda burjuva demokrasinin ve burjuva demokratik hakların savunulmasıyla sınırlanmayacağı gibi, genel olarak demokrasi mücadelesinin amacı kapitalizm tasfiye etmektir ve gündemde olması gereken devrimse, sosyalist devrimdir.
Başka değişle o ülkedeki anti-faşist mücadele varlığı devrimin, sosyalist devrim aşamasında olmasının zorunluğunu  (objektif olarak) ortadan kaldıramaz.
Kısacası, faşizme karşı mücadele var diye devrim aşaması “demokratik devrim “ karakterinde olmaz ve kapitalizme karşı mücadele esas olmaktan çıkmaz.
Şimdi Aydın ve aynı görüşleri savuna EMEP, evrensel gazetesi, Hayat tv, Ö.D Türkiye’ de “faşist diktatörlük var”, bunun için anti-faşist mücadele ve  anti-faşist cephenin kurulması zorunludur diye bir siyasi çizgi izlemiyorlar,(böyle bir iddiaları yok)  ve hata “Türkiye’de faşist diktatörlük yoktur, bunun için legal sosyalist parti kurula bilinir ve legal faaliyetler esas alına bilinir “  diyorlar.
Ama sen, Türkiye’de burjuva  “demokrasinin tamamlanmamış olduğundan” yol çıkarak demokrasi mücadelesinin esas olması gerektiğin vurgulayıp, demokrasi mücadelesinin varlığı için, “anti-feodal” içerikte bir mücadeleye gerek yoktur görüşlerini savunuyorsun.
Oysa bir ülkede “demokrasinin tamamlanmamışlığıyla”  kast edilen, o ülkede  feodal kalıntıları var olması, serfliğin tamamen tasfiye edilememesi ve toprak sorunun tamamen çözülmemiş olmasıdır. Bunun içinde feodal üretim ilişkileri yaşatan büyük toprakların, self statüsündeki topraksız köylülere dağıtılması, demokrasinin en önemli taleplerinden bir olması gerekiyor.
Sen dâhil hiç kimse Türkiye de feodal kalıntıları tasfiye etmek için var olduğu kadarıyla toprak sorunun çözmek gerektiğini öne sürmüyor.
1980 şubat kongresinde kabul edilen parti programında yer alan feodal ilişkilerin varlığını sürdürdüğü toprak ağalarının elindeki toprakların, topraksız köylülüğe dağıtılması talebi artık benim içinde geçerliğini yitirmiştir. Sovyetlerin dağılmasıyla da daha da genişletilen neo-liberal politikalar, Türkiye’de de  feodal kalıntıların evrimci tarzda tasfiyesin sağlamış ve self durumda olan köylülüğü sürekli tarım işçileri statüsünde olmasının belirlemiştir.
Ve yine Aydınla aynı görüşü paylaşarak sadece “devrimci barutunun tüketen” burjuvaziyi tekelci burjuvaziyle sınırlıyorsun.
Şimdi bunun tartışmasına yeniden girmeden, tekelci burjuvazinin gericiliğine,” demokrasi düşmanı sınıf”   karakterinde olmasına değinirsek, Lenin’in siyasi demokrasinin emperyalist-kapitalist sistem içinde elde edile bileceğini inkâr etmemiz gerekir. Artık, Burjuva demokrasisi  (siyasi demokrasi)  tarihsel olarak ilerici bir devlet biçimi değil ki, gerici tekelci burjuvaziyle çelişki içinde olsun ve hale burjuva demokrasi, toplumların tarihsel gelişmesinde ilerici bir konumda olsun.
Bunun için tekelci burjuvazi,  burjuva demokrasine dayanarak iktidarını sürdüre biliyor.   Burjuva demokrasi,  sosyalizm doğru ilerleyen toplumsal gelişmenin önünde engel olan gerici  siyasi bir sistemdir ve tarihsel olarak artık geri bir rejimdi. Bunun için Lenin, burjuva demokrasi tarihsel olarak miadını doldurmuştur, ama işçi ve emekçi kitleler bunun farkında olmadıkları için burjuva demokrasiden (sosyalist devrim için mücadele sürecinde) yararlanmaya çalışılmalıdır. Diyordu.
“Burjuvazinin devrimci barutunu tüketmiştir le” kast edilen, anti-feodal mücadeleye önderlik edebilme vasfının kayıp etmesiydi.  Ve yine proletaryanın devrimde önderliğiyle de, yine anti-feodal burjuva demokrasi için mücadelede öncülüğü kast edilir.
Artık burjuva demokrasi için mücadelenin,  (tarihsel olarak) toplumun ve üretici güçlerin gelişmesinde bir etkisi yoktu, tam tersine üretici güçlerinin gelişmesini önleyen gerici (yani kapitalist) toplumun üst yapısı konumundadır. Toplumsal ilerleyişin önünde bir engeldir.
Bunun için artık demokrasi mücadelesinin, toplumsal ilerleyişle çatışma içinde olmayan proleter demokrasi içerikte olması zorunludur. En önemlisi, proletarya demokrasinin kapitalizm koşulların nüvelerinin inşa edile bilmesidir.
Çarlık Rusya’sında Sovyetler, Çarlık iktidarını varlığı koşullarında oluşturuldu.  Buna benzer proleter demokratik kurumlar, 1918’ler de, Almanya da, Avusturya da ve bazı Avrupa ülkelerinde de oluşturulmuştu.
Şimdi ise Latin Amerikan’ın bir çok ülkesinde Sovyetlerin nüvelerinin kurulmaya çalışıldığına şahit oluyoruz.
Ama Aydın ve onunla aynı düşünceyi paylaşanlar, hale demokrasinin her sorunun tarihsel olarak ilerici konumda olan burjuva demokrasinin var olduğu koşullara göre ele alıyorlar ve burjuva demokrasinin gerici bir kurum olduğunu inkâr ediyorlar. Bunun içinde çağımızın en gerici sınıf olan tekelci burjuvaziyle, burjuva demokrasi arasında bir çatışmanın olmadığı görmek istemiyorlar.
Daha doğrusu onlara günümüz koşulların da  (hiçbir zaman) Proleter demokrasi için mücadelenin esas olduğunu kabul etmediler. Hale “burjuva devrimler dönemin de” yaşıyorlar!  
Tekrar edersem, tekelci burjuvaziyle, burjuva demokrasi arasında esas olarak bir çelişki yok. İşte görülmek istenmeyen bu durumdur ve hale 1848’lerdeki gibi burjuva demokrasini, tarihsel olarak burjuvazinin gericilerin saflarına katılmasına rağmen ilerici bir siyasi rejim olma özelliğini koruyan bir devlet biçim olarak ele alınıyor.
“Avrupa komünizm” adıyla anılan ve revizyonizme kayan “komünist partilerin” kapitalizme tabi olarak burjuvaziyle uzlaşmak için yaptıkları ilk icraatın proletarya demokrasi için mücadeleyi terk edip, demokrasi mücadelesini, sözde burjuva demokrasinin sınırlarını genişletilmesine indirgedikleri biliniyor. Ve bunun için de programlarında proletarya diktatörlüğü için mücadeleyi ön göre talepleri çıkardılar.
1980 sonrası yeniden toparlana “ Türkiye sosyalistlerin” demokrasi anlayışlarını ve sözde demokrasi mücadelesinin içeriğini “Avrupa komünistlerinin “ düşünceler belirledi. Hep birlikte proletarya demokrasi için mücadele terk edilip, burjuva demokrasinin sınırların genişletilmesi mücadelesine adapte oldular.
Bunun için burjuva demokrasinin sözde hale edilmeyen sorunlarının çözümünü esas alan bir “ demokrasi mücadelesiyle” demokrasinin sınırlarını genişletmeye! Çalışıyorlar.
Aydın’ın “ulusal sorunun sosyalizmde çözülemeyeceğini” dediğini öne sürdüğümü ve bunu kanıtlayamadığım iddia ediyorsun.
Aydın’ın, adı gecen yazısını okuyan birisinin, ulusal sorunun sosyalizm koşullarında, da çözülebileceğini ileri sürdüğünü söylemesi imkânsızdır. Bunun kanıtlamak için yazının tümünü alıntı olarak kullanmak gerekir.
Nitekim sende bunun farkında olduğun için, “demokrasi mücadelesi sosyalizm için mücadele doğrultusunda yeterince yürütülmüyor gibi bir eleştiri olsa tartışıla bilinirdi” görüşlerinle reformist görüşleri yumuşatmak için “yeterince yürütülmüyor” desen dahi gerçeği kabul ediyorsun.
“İşçi partisi “ örneğini vermen, Aydın’ın görüşlerini niye eleştirdiğimin farkına varmadığını gösteri.  “İşçi partisi” ne diyor diye hiç takip etmedim. Eğer” ulusal sorunu sosyalizm koşullarında” çözülür diye bir düşünceyi savunuyorsa, bu onun Kürt halkını ulusal sorunu karşısında ırkçı, inkârcı, faşist görüşlerini gizlemek için baş vurduğu bir hile olduğunu ve Kürt halkının ulusal sorununun tartışılmasını gündemde kaldırmak amacıyla “sosyalizm havale ettiğini ” gösterir.
Aydın’sa tam tersine, Kürt ulusal çevreleri gibi,  Kürt halkını ulusal sorunun emperyalist-kapitalist sistemi içinde çözümünü mutlak görüyor. Bunun içinde sosyalist mücadele temelinde ve işçi sınıfın, emekçilerin sosyal kurtuluşlarına tabii bir tarzda ulusal sorunun çözümüne karşı çıkıyor.
EMEP, Aydın, Ö.D evrensel gazetesi “ hayır biz ulusal sorunun sadece emperyalist-kapitalist sistemi içinde çözümünde yana değiliz” diye görüşler savunduklarına dair bir tek satır yazı dahi gösterilemez. Onların adına bunu sen iddia ediyorsun. Hoşcakal.